AKRABALIK HUKUKU İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER
-Sıla-i rahim akrabalar arası ilişkilerdir. ‘Rahim’ ile ana rahmi, ‘sıla’ ile de bağ kastedilir. Rahm, akrabalık, yakınlık ve hısımlık gibi beşeri yakınlığı ifade eder. Sıla ise kavuşmak, ulaşmak erişmek, manasına gelen vüsul kökünden gelir.
-Akrabalar arası ilişkilerin önemi Kuran’ı Kerim’in en önemli öğretiler arasında yer alır.
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisa, 36)
-Akrabayı koruyup kollamak
”Önce en yakın akrabanı uyar.” (Şuara, 214)
– Akrabaya hakkını vermek
“ Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.” ( İsra, 26)
“ O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için bu en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Rûm, 38)
-Akrabaya yardım ve iyilik etmek
“ Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” ( Nahl, 90)
“Rasulüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir.” (Bakara, 215)
“İsrailoğullarından, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekatı verin ” diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna, döndünüz; hala da yüz çevirip duruyorsunuz.” (Bakara, 83)
“Yüzlerinizi (namazda) doğu ve batı tarafına çevirmeniz hayır ve taat değildir. Fakat hayır ve ibadet, Allah’a, ahirete, meleklere, Allah’ın indirdiği kitaplara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi üzere, yahut mala olan sevgisine rağmen, malı (fakir) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa , dilenenlere, köle ve esirlere (kurtulmaları için) harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren kimsenin; ahitleştikleri zaman sözlerine sadık kalanların, ihtiyaç ve sıkıntı hallerinde, cihat ve savaşlarda sabredenlerin hayrıdır. İşte, bu vasıfları taşıyanlar, hakka uyan sadıklardır ve bunlar takva sahipleridir.” (Bakara, 177)
-Akrabalık bağlarının koparılması
“(Ey münafıklar!) İş başına geçecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak ve akraba ile ilgiyi kesmek sizden beklenmez mi? İşte Allah’ın lânetlediği, kulaklarını sağır ve gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.” (Muhammed sûresi, 22-23)
“Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah’a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah’ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.” (Bakara, 27)
“Rahim, Arş-ı A’lâ’ya asılı olarak şöyle der: “Kim bana sıla yaparsa Allah ona vâsıl olsun, kim de beni koparırsa Allah da ondan kopsun.” (Müslim)
-Müslümanların insanlık olarak yeryüzünde yaşattığı en büyük değerlerden biridir sıla-ı rahim.
-İnsanoğlu aynı kan bağıyla bağlı olduğu insanlardan bağını koparma hakkına sahip değildir. Bir Müslüman Allah’ın huzurunda namazdan, zekattan, oruçtan hesap vereceği gibi ihmal ettiği akrabalarından da hesaba çekilecektir.
“Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, misafirine ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, akraba ilişkilerini sürdürsün.” (Buhari)
-Kentleşmeyle birlikte yitirdiğimiz önemli değerlerimizden biri de akrabalık bağlarının zayıflaması oldu. Araya giren mesafeler birbirine gidip gelmeyi, arayıp sormayı unutturdu. İkamet olarak insanlar birbirlerine uzak olsalar da teknolojinin hem ulaşımda hem de iletişimde çığır açtığı bu devirde bağların daha da güçlenmesi gerekir. Uzak bile olsa arada ziyarete gitmek, telefon ile hal hatır etmek; yakın ise daha sık görüşmek, yardımda bulunmak, bir derdi varsa ise ilgilenmek, mutluluğunu paylaşmak, üzüntüsünü teselli etmek, hastaysa ziyaret etmek, taziyede bulunmak, selam vermek sıla-i rahimdir.
Sevgili peygamberimiz bir hadisinde “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!” buyurur. (Müslim)
-Sıla-i rahim akrabalık bağlarını güçlendirir. İnsanı bencillikten, boşluğa düşmekten, yalnızlık gibi kötü hislerden korur. İyi günde, kötü günde birilerinin olduğunu bilmek insanı güçlü kılar.
-Yakınlarınızı, akrabalarınızı arayıp soruyor, iyi günde kötü günde gidip geliyor ama aynı ilgi ve alakayı onlardan görmüyor olsanız bile bağları koparmamak en fazilet davranışlardandır.
Allah Resûlü’nün dostlarından Ukbe b. Âmir anlatıyor: “ bir gün Resûlullah (sav) ile karşılaştım. Hemen elimi uzattım ama o benden evvel davranıp benim elimi tuttu ve ‘Ey Ukbe! Sana dünya ve ahiret ahlakının en faziletlisini haber vereyim mi?’ dedikten sonra şunları sıraladı: ‘Seninle ilişkiyi kesen yakınlarla ilişkini sürdürürsün, sana vermeyene sen verirsin, sana zulmedeni affedersin.’ ” (Hakim)
-Akrabalarla ilişkinin karşılık beklenmeden sürdürülmesi faziletli olandır.
Bir hadisi şerifte “Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi iyilik yapandır. (Buhari)