Hacamat İçin Uygun Günler ve Hacamatın Uygulanacağı Bölgeler

– Hacamat geleneksel tıp tedavileri içinde faydası en açık olanlarındandır. Hz. Peygamber (sav)’den günümüze kadar yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmış önemini korumuştur.

-Hacamat, günümüzde sıkça uygulanan bir tedavi yöntemidir.  Vücudun belli önemli yerlerine küçük kesiler çizilerek vakumlu aletler yardımıyla kupa kullanılarak kandaki zararlı maddelerin atılımıdır.

-Son yıllarda modern tıbbın gelişmiş olmasına rağmen geleneksel tıbba olan talep yadsınamayacak kadar çoktur. Modern tıbba güvenin azalması ve ilaca bağımlı kronik hastalıkların artışı, kişileri geleneksel tıbba yönlendirmiştir.

Hacamat ile ilgili Hadisler

“Eğer tedavi için başvurduğunuz şeylerin birinde hayır varsa bu hacamattır.”  (1)

Enes B. Malik’ten nakledilen “Rasulullah’tan (sav) şunu zikrettim; İsra gecesi hangi grubun yanından geçersem geçeyim bana “Ümmetine hacamatı emret Ey Muhammed” dediler.” (1)

-Rivayet edilen hadislerde, hacamat yaptıracak kişinin aç karnına olması aklı ve hafızayı güçlendireceği bildirilmiştir.

-Yine hadislerde hacamatın yapılacağı en uygun günün Pazartesi, Salı, Perşembe günü olduğu bildirilmiştir.

-Hadislerde ayın  günleri de  17. veya 19. yada 21 hacamat  için uygun olduğu belirtilmiştir.

İbn Ömer (r.a); “Ey Nâfi bana kan galebe çaldı, benim için bir haccâm getir, getireceğin haccâm genç olsun, çok yaşlı veya küçük çocuk olmasın” dedi. Devamla İbn Ömer dedi ki: Ben Resülullah’ın (sav): “ Aç karnına hacamat olman en idealidir, onda şifa ve bereket vardır, aklı artırır ve hafızayı güçlendirir. Hacamat olmak isteyen Allah’ın adıyla Perşembe günü hacamat olsun. Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerinde hacamat olmaktan kaçının. Pazartesi ve Salı günü de hacamat olunuz. Çünkü O günde Eyyüb aleyhisselam hastalıktan şifa bulmuştur. Belaya düştüğü gün ise Çarşamba’dır.” dediğini duydum diye rivayet edilmiştir.(1)

-Hacamat vücudun belli bölgelerinde ki damarlarından yapılır. Bu damarlar, o damardan kan alınması gereken hastalık için seçilir.

Hacamat Bölgeleri (2)

-Başın tepesi;  görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularını güçlendirir, göz ağrılarına, göz yaralarına, göz uyuzuna, bulanık görmeye, göz kaşıntısına, kulak ağırlığına, kulak kaşıntısına ve kulak ağrılarına faydalıdır.

-Ensenin altında ki yumru;  , baş ağırlığına ve göze inen maddelere faydalı olmakla beraber çok sık yapıldığında unutkanlığa yol açmaktadır. Bu hacamat lavman uygulandıktan sonra yapılmalı, hastada unutkanlık meydana gelmemesi için hacamat yapan kişi elini sert bastırmamalıdır.

– Boynun iki yanında yer alan zı’eyne ahza’ayn; hadis ağrılara, göz ağrılarına, yarım baş ağrısına, boğaz iltihabına, diş diplerinin ağrısına faydalıdır.

Çene altı; Buradan hacamat yapılması kulağa, ağız ağrısına, diş eti bozukluklarına faydalıdır.

-Kürek kemiklerinin altı; astıma, öksürüğe, kan birikmesine, kan birikmesinden ve hararetten olan hafakana fayda etmektedir.

– Kuyruk sokumu;  basura ve belden aşağıdaki yaralara faydalıdır.

– İki bilek üstü; , baş damarı, yürek damarı ve gövde damarının üçünden kan almakla benzer etkiye sahiptir.

-İki baldır üzeri; vücuttaki kan birikmelerini giderir, kanı bütün vücuttan çeker, eski böbrek hastalıklarına, rahim ağrısına, mesane ağrısına fayda eder, kadınlarda adet söktürür, sivilcelere ve çıbanlara iyi gelir.

-İki topukta; baldırlar üzerinden yapılan hacamata yakın faydalar sağlamaktadır.

-2002 yılında DSÖ, Geleneksel Tıp Strateji Planlaması ile geleneksel tıp uygulamalarının güvenilir standartlar çerçevesinde yasallaşması ile Türkiye’de de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları resmiyet kazanmış bazı resmi kuruluşlarda ve tıp merkezlerinde uygulanmaya başlanmıştır.

-Hacamat, eğitimini almış haccamlar tarafından, usullerine uygun şekilde yapılması ve hacamatın yapılacağı ortamın steril olmasına dikkat edilmelidir.

Kaynakça

(1)Tıbbı-ı Nebevî, Abdüllatif Bağdadî, Endülüs Kitap

(2)Gültekin Elif, (20019), Sabuncuoğlu Şerefeddin’in Cerrahiyye-i İlhaniye Adlı Eserinde Fasd, Hacamat ve Sülük Tedavisi, Darulfunun İlahiyat, 30, ‘Fuat Sezgin’ Özel Sayısı (2019): 129–150

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir