بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم arapça okunuşu
“Bismillahirrahmanirrahim” Türkçe okunuşu.
“Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” anlamına gelmektedir.
Besmele’den maksat, Yüce Allah’ı hatırlamak ve O’nun ismini zikretmektir.
İşlerden hangisine besmele ile başlanırsa onda hayır, bereket ve sühulet müyesser olur; kişi o işten zarar görmez.
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah’ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir sonuçsuzdur.(1)
Kur’ân-ı Kerîm’de bir peygamberin bir kraliçeye yazdığı mektubu anlatan muhteşem bir kıssa vardır ve bu kıssada besmelenin kadim tarihine dair önemli bilgiler yer alır. Bu kıssa da Hz. Süleyman’ın Sebe kraliçesi Belkıs’a gönderdiği mektubun ilk cümlesi şöyledir; ”İnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhirrahmânirrahim”: “Mektup Süleyman’dandır ve Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” diye başlamaktadır.(Neml, 27/17-30)
Hatta besmele Hz. Süleyman’ın mektubundan önce, Hz. Nuh’un dilinde de görülür. Kendisine iman edenleri tufandan kurtarmak için onlara gemiye binmelerini söylediğinde, Hz. Nuh’un dudaklarından besmele dökülür: “Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ” “Geminin yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır. ” (Hûd, 11/41)
Kur’an’da ilk nâzil olan ve İslam vahyinin başlangıcını teşkil eden “İkra’ bismi rabbike’llezî halak ”; ”Yaradan Rabbinin adıyla oku” (Alak,96/1) ayeti de besmeleyi ihtiva eder.
Kur’an’da ki bu örnekler, İslam’ın en önemli sembollerinden olan besmelenin ne kadar uzun ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gösterir bizlere. Ancak Müslümanların “Bismillahirrahmanirrahim” cümlesi ile ilk tanışmaları, Mekke’de nazil olan Neml suresindeki ayet ile olur. Böylece Resûl-i Ekrem de ilk defa mektuplarında “Bismillahirrahmanirrahim” metnini kullanmaya başlar.
Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur.
Tevbe sûresi hariç her sûrenin başında ve Neml sûresinin 30. âyetinde zikredilmesi, belli ibadetlerde ve hayvan kesiminde besmele çekmenin gerekliliği, Hz. Peygamber’in değişik vesilelerle besmele çekmesi, besmele çekmeyi ve yazmayı tavsiye etmesi gibi nedenlerden dolayı besmele Müslümanların dini ve dünyevi hayatlarında ayrı bir yere ve öneme sahip olmuştur. Yemek, içmek, yatmak, kalkmak, okumak, yazmak, çalışmak gibi helal ve meşru işlere başlarken her daim söylenmiştir. Hz. Peygamber’in sözlü ve fiilî sünnetinin tesiriyle Müslümanlar arasında sözlü olduğu kadar yazıda da en çok tekrarlanan, gerek teberrüken gerek usulen gerekse tezyinî olarak çeşitli şekillerde en fazla yazılan âyetlerin başında yer almıştır. Besmele bütün bu özelliklerinden dolayı, bir anlamda Kur’an’ın özeti kabul edilmiş, peygamberleri ve kitapları birbirine bağlayan manevi bir bağ olarak görülmüştür.(2)
Dış görünüşe göre besmele dört kelimedir. Gerçekten ve itibari olarak yedi kelimedir. Çünkü gerçekte ”بِسْمِ “nin “با ”si ile” الرحمن الرحيم “‘in tarif edatları da birer kelimedirler. Arap dilinde tarif edatlarına hiçbir zaman başlı başına bir kelime hükmü verilmemiş olduğu halde ”bâ” kendisi bir kelimedir. Bundan dolayı” بِسْمِ” , “پ” ile “اسم ” birleşik kelimedir. Besmelede ki kelimelerin sıralanışında en fazla etkili olan nokta baştaki “پ ” bâ harfidir. Bu harf sayesinde biz Allah’ın ismine ulaşırız.(3)
اسم ; İsim aslında sözlük anlamıyla bir şeyin zihinde doğmasını sağlayan işaret ve alamet demektir.
الله ; Allah gerçek ilahın özel ismidir. Zat ismi ve özel isimdir. Kur’ân bize bu en yüce ve en büyük zatı, eksiksiz sıfatları ve güzel isimleriyle tanıtacak, bizim ve bütün kâinatın ona ilgi ve alakamızı bildirecektir. Allah ismi türemiş veya başka bir dilden Arapça’ya nakledilmiş değildir. Başlangıçtan itibaren özel bir isim olarak kullanılmıştır.
-Bismillah; Allah’ın adı ile demektir.
اَلرَّحْمَنُ: “er-Rahmân” ; ”Çok rahmet sahibi, çok merhametli” anlamına gelir. Yüce Allah’a mahsus bir isimdir. Fakat zat ismi değil, sıfat ismidir. Yalnızca Allah için kullanılan bir özel isimdir. Çünkü dil açısından rahm ve rahmetten türemiş ve sürekli ve pek fazla acıma manasına gelen bir sıfat-ı müşebbehe kipidir ki çok merhametli, çok rahmet sahibi manasında bir sıfattır. Rahmeti sonsuz, ezelî ve gerçek anlamda nimet veren bir manaya geldiğinden Allah’tan başkasına Rahmân denilmemiştir.
-Rahman; Yüce Allah dünya âleminde mümin, kâfir ve cümle mâhlukuna türlü nimetler veren onları gözetip kollayandır.
Rahman adı Kur’an-ı Kerimde 57 defa geçmektedir.
اَلرَّحِيمُ : “er-Rahim”; “Çok merhamet edici” demektir. Yüce Allah’ın sıfatlarından biridir. Yalnız sıfat olarak kullanılır, nitelenen olmadan tek başına kullanılmaz. Özel isim olmayıp Allah’tan başkası için de kullanılabilir ve fiil amelini yapar.
-Rahim; Yüce Allah ahiret evinde ancak mümin kullarına af ve mağfiret, türlü türlü rahmet ile muamele edendir.
وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا “Allah müminlere karşı çok merhametlidir. ” (Ahzâb, 33/43).
Rahim adı Kur’anı Kerim’de 115 defa geçmektedir.
Yüce Allah’ın Rahmân oluşu, ezele (başlangıcı olmayışa), Rahim oluşu ise lâ yezâle (ölümsüzlüğe, yok olmayışa) göredir. Bundan dolayı yaratıklar, yüce Allah’ın Rahmân olmasıyla başlangıçtaki rahmetinden, Rahim olmasıyla da sonuçta meydana gelecek merhametinden doğan nimetler içinde büyürler ve ondan faydalanırlar.
Kaynakça
(1) Diyanet İşleri Başkanlığı, (Ankara,2015), Hadislerle İslam
(2)Süleyman, G. Ü. R. (2018). Osmanlı Tefsir Geleneğinde Besmele Risaleleri Literatürü. FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, (12), 405-477.
(3) Elmalılı M. Hamdi Yazır, (2011), Hak Dini Kur’an Dili