Hicri takvime göre Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gecedir. Berat suçtan, cezadan, borçtan, hastalıktan kurtulmak manasına gelen “berâet” kelimesinin kısaltılmışıdır.
Müslümanların günahlarından af dileme için büyük bir fırsat olan bu gece derin bir saygı ve heyecan ile kutlanır.
Bu gecenin mağfiret gecesi olduğu Peygamberimiz (sav) tarafından bildirilmiştir.
“Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allah Teala Şaban’ın on beşinci gecesinde kullarına rahmetiyle tecelli buyurarak af dileyenleri bağışlar, merhamet isteyenlere rahmet eder, içini kin bürümüş olanları ise kendi hâllerine bırakır.”
Berat Gününün Önemi
İslam’ın ilk yıllarında Kâbe putlarla dolu olduğu için Hz. Peygamber (sav), namazları Beytü’l-Makdis’e yönelerek kılıyordu. Kıblenin değişmesini istiyordu. Bu durum Hz. Peygamber (sav) Medine’ye hicret ettikten sonra da devam etti. Hicretin ikinci senesi Şaban ayının on beşinci günü Hz. Muhammed (sav) ziyaret için gittiği Benî Seleme yurdundaki mescide öğle namazının ikinci rekâtını kılarken kıblenin değiştiği hakkında ayet nazil oldu.
“(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.” (Bakara, 2)
Bu ayetten sonra Hz. Peygamber (sav) namaz için Kâbe-i Muazzama tarafına döndü.
Hz. Peygamber bu isteğinin gerçekleşmesi sebebiyle, Allah’a şükran borcunu yerine getirmek üzere bu geceyi ihya ediyor, ölüler ve diriler için dua ve istiğfarda bulunuyordu.